Vergi reformu, doğru tasarlanırsa enflasyonla mücadelede bir fren değil, tam tersine bir motor olabilir
Sevgili okurlar, 3 Temmuz 2025 tarihinde TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerine göre Yİ-TÜFE’ yıllık artış yüzde 35,05 seviyesine ulaştı. Merkez Bankası ise 2025 II Enflasyon Raporu’nda sene sonu enflasyon tahmininin orta noktası olarak yüzde 24’ü, üst noktası olarak da yüzde 29’u hedeflemeye devam ediyor. Yüzde 29’luk hedef için dahi kalan 6 ayda aylık Yİ-TÜFE’nin ortalama yüzde 1,7 seviyesini aşmaması gerekiyor. Yılın ilk yarısında ise aylık ortalama yüzde 2,6 seviyesinde.
Aslında malumunuz enflasyonla mücadelede çoğunlukla faiz artırımı mekanizmaları, sıkı para politikası gibi yöntemler konuşuluyor. Maliye politikasına çok da dikkat etmiyoruz. Oysa başka bir sessiz ama etkili mücadele alanı daha var: Vergi politikaları!
Bütçe gelirlerimiz içindeki dolaylı vergilerin ağırlığını başka bir bahse bırakarak, vergi politikalarının enflasyonla mücadele üzerindeki etkisini güncel güzel bir örnek üzerinden -sigara/tütün ürünleri vergilendirmesi- değerlendirelim.
Enflasyonun görünmeyen eli: Vergi ve fiyat ayarlamaları
Merkez Bankası’nın son enflasyon raporlarını vergici gözü ile okuyunca defalarca vurgulanan bir husus dikkat çekiyor. Bu nokta “yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar”konusu. Aslında elektrikten doğal gaza, otoyol ücretlerinden tütün ürünlerine kadar birçok kalem ya kamu tarafından doğrudan belirleniyor ya da fiyat tespitinde kamunun etkisi büyük. Elbette, bu kalemlerdeki her artış ya da düzenleme doğal olarak enflasyon üzerinde doğrudan etki yaratıyor.
Özellikle tütün mamulleri gibi, hem enflasyon sepetinde yüksek ağırlığı olan hem de ciddi vergi geliri sağlayan ürün grupları, hükümet için çift taraflı bir sınav. Fiyat artışlarını frenle, ama vergi gelirden de olma...
Kamu kesimi açısından bu sınav zor görünüyor; ancak doğru maliye politikası yöntemleriyle -2024’te atılan adımlarla- bu ikilemin de aşılabildiğini gördük.
Ne oldu?
Sigarada yüksek nispi vergi (ÖTV) oranı yıllardır dikkat çeken ve sıklıkla tartışılan bir konu. Ürün üzerindeki fiyata bağlı nispi vergi arttıkça bu durum maliyetlerin katlanarak fiyatlara yansımasına, yani yüksek mali çarpan etkisine neden oluyor.
Kıymetli okurlar, hem bu mali çarpan konusu hem de dolaylı vergilerimizin Anayasal hükümler karşısındaki durumu için değerli meslektaşım Emrah Akın’ın Vergi Dünyası Dergisi’nin Haziran Sayısındaki (Sayı:546) “Anayasal Vergileme İlkeleri Bağlamında Dolaylı Vergi Politikamız” başlıklı makalesini okumanızı tavsiye ederim.
Peki sigara vergilemesinde ne oldu? 2024’te rüzgâr bir miktar tersine döndü. Son bir buçuk yılda nispi (ÖTV) vergi oranı kademeli olarak düşürülürken, paket başına sabit alınan maktu (ÖTV) vergi artırıldı.
Sonuç? Tütün ürünlerinde yıllık fiyat artışı yüzde 39,3 ile genel enflasyon olan yüzde 44,4’ün altında kaldı. Üstelik bu ürünler üzerinden devletin kasasına giren ÖTV geliri yüzde 75 artarak 309 milyar TL’ye ulaştı.
Yani bu politika ile hem enflasyon üzerindeki baskı azaldı hem de bütçede bir gelir kaybı yaşanmadı. Yapılan bu politika değişikliği ile aslında iki dengenin de sağlandığını söyleyebiliriz. Demek ki bazen dolaylı vergi oranlarını azaltmak vergi gelirinden vazgeçmeye neden olmuyor!
Bu adımı önemsiyorum!
Çünkü Türkiye gibi yüksek enflasyonla boğuşan ülkelerde kamu maliyesinin disiplini en az para politikası kadar önemli. Biri olmadan diğerinde başarı olamayacağını defalarca test ettik. Sadece vergi politikası değil, kamu harcamaları bacağı da önemli. Enflasyon arttıkça kamu harcamalarının otomatik olarak arttığını öngörmek de çok basit.
Dolayısıyla zaman ve tecrübeler bize gösterdi ki vergi sistemi sadece gelir toplama aracı değil; aynı zamanda enflasyonu kontrol etme ve bütçeyi dengeleme mekanizması haline gelmek zorunda. Zira, Merkez Bankası da son enflasyon raporunda şöyle diyor: “Orta Vadeli Program’da öngörülen bütçe dengesi hedeflerine gelir artışları yerine harcamalardaki düşüşün önceliklendirilerek ulaşılması makroekonomik dengelenmeyi ve enflasyonla mücadeleyi destekleyecektir.” Başka söze ne hacet…
* * *
Son söz: “Uyum” başarıyı getiriyor
Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı, gelir politikaları… Hepsi aynı hedefe kilitlendiğinde sonuç alınıyor. Sigara vergilendirmesi, bu uyumun küçük ama güçlü bir örneği…
Şimdi yapılması gereken, bu yaklaşımı diğer alanlara da taşımak: Enerji, ulaşım, otomotiv…
Vergi reformu, doğru tasarlanırsa enflasyonla mücadelede bir fren değil, tam tersine bir motor olabilir.
Erdoğan Sağlam kimdir?Erdoğan Sağlam Ankara'da doğdu, ancak nüfusta doğum yeri olarak Çorum görünüyor. Liseyi İstanbul Maliye Okulu'nda yatılı okudu. Böylece mesleğe çok erken bir giriş yaptı. Ardından Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü'nü bitirdi. Üzerinde lise ve fakülteyi ikincilikle bitirmek gibi bir lanet vardır. En birinci ikincidir. Üniversiteyi bitirmesinin ardından Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Kurulu sınavını kazandı. Yedi yıl Hesap Uzmanı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında ayrılarak özel sektöre geçti. Bir yıl süreyle bir şirketler grubunun mali işler direktörlüğünü yaptı. İzleyen dönemde uluslararası danışmanlık ve denetim şirketlerinden BDO Türkiye'ye (Denet) katıldı. Halen ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetine devam ediyor. Eşini ve işini çok seviyor. Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor. 2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020'den itibaren T24'te yazmaya başladı. Teknik bir kitap yazmak istemediği için henüz bir kitabı yok. İleride en azından bir şiir kitabı, bir de polisiye roman yazmak istiyor. Yeminli mali müşavirlik ve bağımsız denetçilik lisanslarına sahiptir. |